Murat DEDEOĞLU*
Çin
Halk Cumhuriyeti, 1970’lerin sonunda itibaren başlayan ekonomik kalkınma
hamleleri ve kendini dünyaya açma girişimleri 2000’li yıllarla birlikte bambaşka
bir ivme kazanmıştır. Öyle ki büyük yüzölçümü ve nüfusu ile Çin, şu anda
dünyanın en büyük ikinci ekonomisi konumuna yükselmiştir. Çin, bu yükleşinide
arkasına alarak ABD’nin küresel hegemonyasını yıkmayı hedeflemektedir. Bu
bağlamda Çin’in Avrupa, Asya ve Afrika’daki birçok ülkeyi içine alan ve tarihi
ipek yolunun hem kara yolu hem de deniz yolu güzergahını canlandırmayı
amaçlayan ‘’Bir Kuşak Bir Yol Projesi’’ 2013 yılında Başkan Xi Jiping
tarafından açıklanmıştır. Proje kısa, orta ve uzun vadede birçok ülkeyi ciddi
anlamda etkileyeceği ve Çin’in küresel etkisini arttıracağı tahmin
edilmektedir.
BİR KUŞAK BİR YOL PROJESİ NEDİR?
Bir
Kuşak Bir Yol projesi, Çin Başkanı Xi Jiping’in 2013 yılında Kazakistan
ziyareti sırasında açıkladığı, Çin’in küresel hedeflerini gerçekleştirmeyi
hedef alan ve birçok üç kıtada birçok ülkeyi kapsayan atılımıdır. Bu projeyle
birlikte tarihi İpek Yolu’nun tekrar canlandırılıp hem kara yolu hem de deniz yolu ile Çin’den
başlayarak İngiltere’ye kadar birleştirilmesi, yeni demiryolu bağlantılarının
yapılması, limanlara yatırımların arttırılması, yeni güzergahlar ortaya çıkması
ve Avrasya kıtasının daha iyi kenetlenmesi planlanmaktadır.
ÇİN’İN
KUŞAK-YOL PROJESİNDEN BEKLENTİLERİ
Çin,
BKBY projesiyle kendi sınırlarında ve komşu ülkerde bulunan ayrılıkçı
hareketleri, aşırılığı, siyasi iktidarsızlığı çözerek çevresini güvene almayı
amaçlamaktadır. Küresel güç olabilmek için kendi çevresinde güvenli bir hareket
alanı oluşturmayı hayati derecede önemli görmektedir.
Ayrıca
Çin, Kuşak-Yol Girişimi ile orta ve uzun vadede bölgesel ve küresel gücünü
arttırmayı, özellikle Orta Asya ülkelerindeki yumuşak gücünü yükseltmeyi,
projeye katılan ülkeler arasında resmi para birimi Yuan’ı yaygınlaştırmayı ve
küresel ekonomide Yuan’ın rolünü güçlendirmeyi hedeflemektedir.
Projenin
Finansmanı ve Yatırımlar
Projeyi
finanse etmek için Asya Altyapı Bankası kurulmuş, kurucu ülkeler arasında
Türkiye’ninde imzası bulunmaktadır. Şu ana kadar ise proje için 500 milyar
Dolar harcanmıştır. Ancak bazı uzmanlar, yapılan yatırımların %30’unun,
Pakistan’dakilerin %80’inin, Myanmar’dakilerin de bu bölgelerdeki yolsuzluklar
ve bu gibi sebeplerden dolayı kaybolacağını belirtmektedir. Çinli yetkililer
ise yatırımlarını devam ettirip, bölgeyi güvenli ve istikrarlı bir hale getirmeye
çalışmaktadır. Orta Asya’da ortaya çıkacak herhangi bir problemin Çin’i
doğrudan etkileyeceği düşünülmektedir.
Çin’in
en çok yatırım yaptığı ülkeler ise Pakistan, Endonezya, Malezya ve Rusya oldu.
Afrika’daki yatırımlarında önemli bir kısmı Mısır, Nijerya ve Güney Afrika’ya
yapıldı. En büyük yatırımlar arasında ise Valencia(İspanya), Pire(Yunanistan),
Darwin(Avustralya), Participacoes(Brezilya), Hambantoa(Sri Lanka) limanları yer
almaktadır.
Diğer
Ülkelerin Projeye bakış açısı
ABD,
Japonya ve Hindistan bu projeye şiddtle karşı çıkmaktadır. Projenin
Çin-Pakistan ekonomi koridorunun Pakistan’nın işgal ettiği Keşmir’den geçiyor
olması ve bu girişimin Hindistan’ın
egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygısızlık olarak değerlendirmektedir.
Japonya ise projenin kendilerini ekonomik ve jeopolitik açıdan etkileyeceğini
düşündüğünden ABD ve Hindistan ile birlikte boykot kararı almıştır.
Rusya
ise projenin ortaklarından biri olarak gözüküyor olmasına rağmen net bir
şekilde desteklediği söylenemez. Projenin uzun vadede oluşacak jeopolitik
konumuna şüphe ile bakmaktadır. Oldukça zengin yeraltı kaynakları olmasına
rağmen ekonomisindeki ve nüfusunda gerileme Rusya’yı olası tehditler karşısında
tedbirler almaya mecbur bırakmıştır. Ayrıca bölgedeki ve Orta Asya devletleri
üzerindeki yumuşak gücünü Çin’e kaptırmak istememektedir. Rusya, tüm bunları
göze alarak hem projenin içinde yer alma hem de yeri geldiğinde engelleme
politikası izlemektedir.
Avrupa
Birliği ülkelerinin proje hakkında ortak bir tutumu olmamakla birlikte Çin
tarafından kontrol edilen küresel ticaretin haksız rekabete yol açacağı
endişesi hakimdir. Beraber hareket etmekten çok her ülke kendi çıkarları
doğrultusunda hareket etme eğilimi göstermektedir. İngiltere, Brexit sonrası
projeyi dünya pazarına açılma imkanı olarak görmekte, Çin’den aldığı ucuz
ürünleri geliştirerek dünya pazarından pay almayı planlamaktadır. Almanya,
Fransa ve İtalya ise projeyle dirsek temasında bulunmaktadılar. Avrupa ülkelerinin
genel yaklaşımı açık destek vermek yerine oluşacak fırsatlardan yararlanmak
olarak söylenebilir.
Türkiye
ve Türk Cumhuriyetlerin Bakış açısı
Ayrıca
bölgede yapılan yatırımların halka herhangi bir karşılığının yansımadığı,
sadece elit kesimin işine yaradığı iddia edilmektedir. Çin, yatırım yaptığı
yerde Çinlileri çalıştırmayı ve yerleştirmeyi istediği için bu durum yerel
işsizliğin artmasına neden olmaktadır. Bu konu Türk Cumhuriyetlerin halklarında
tepkiyle karşılaşmaktadır. Türkmenistan ve Özbekistan’da ise bazı yasal
düzenlemeler ile engel olunmaya çalışılmaktadır. Özbekistan’da yabancı işçi
çalıştırılmasına izin vermezken, Türkmenistan’da ise çalışanların en az
%70’inin Türkmen olması şartı getirilmiştir.
Türkiye
ise bu proje ile birlikte İran’ın sınırlarına girmeden Çin’e ulaşan güvenli bir
güzergaha (Çin-Orta Asya-Hazar Denizi-Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye)
kavuşacaktır. Türkiye, üçüncü büyük limanı olan İstanbul Ambarlı’daki Kumport
Limanı’nın %65’ini Çinlilere satarak BKBY projesinin deniz ulaşum ağınada dahil
olmuştur. Ancak iki devlet arasındaki ticaret ağı henüz istenilen seviyeye
ulaşabilmiş değildir. Türkiye Cumhuriyeti’ninde projede dikkatli hareket
etmesi, olası Çin tehdidi karşısında Türk Cumhuriyetlerle işbirliği içerisinde
olmalıdır.
Sonuç:
ABD’nin hegemonyasına son vermek isteyen Çin, kaynaklarını sonuna kadar kullanmaya başlamıştır. Komşu devletler başta olmak üzere diğer dünya devletleriyle dostluk ilişkileri kurmaya, yatırımlar yapmaya, ilişkileri üst düzeyde tutmaya çalışmaktadır. Ayrıca Çin’in sınır komşularının kalkınma ve istikrar kazanması küresel güç olma sürecinde Çin’in elini rahatlatacaktır. Ancak Çin’in tarihsel sürecinde dostça ilişkiler kurmaktan uzak olması bu projeye diğer devletler tarafından şüpheyle bakılmaktadır. Çin’in kredi verdiği küçük ve orta büyüklükteki ülkeler borçlarını ödeyemeyince bazı liman, karayolu ve demiryolu işletme haklarını Çin’e devretmek zorunda kalması projeye şüpheli ve tehlikeli gözle gakılmasıhı arttırmıştır.Türkiye’de bu süreçte dikkatli hareket etmesi, kendi yararına gördüğü planı desteklemeli ama ilerde başını ağırtacak bir girişimde bulunmamalıdır. Kırılgan bir siyasi ve ekonomik istikrar içinde bulunan Türk Cumhuriyetleri ile de işbirliğini arttırmalı ve beraber hareket etmelidir.
KAYNAKÇA:
-Ümit
Alperen, Bilge Strateji, Cilt 10, Sayı 19, Güz 2018, VV18 “Bir Kuşak Bir Yol”
Girişimi ve Çin’in Orta Asya Politikası’’
-Prof.
Dr. Ersan Bocutoğlu (Avrasya University, Turkey), Considerations on the
Economic and Geopolitical Consequences of China’s “One Belt-One Road” Project
-Bülent
Güner, OBOR SÜRECİNDE TÜRKİYE; BEKLENTİLER VE SORUNLAR
-Michal Hudec, CHINA’S EMERGENCE IN CENTRAL ASIA
-James Reilly, Leveraging Diversity: Europe’s China Policy
-Dauren Aben, Kanat Makhanov,Kuşak ve Yol girişimi ve Çin-Rusya ilişkileri
*Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Siyaset bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü
Eklenme tarihi: 16 / 12 / 2020
Haber Okunma: 1090